İleri demokrasinin ilerisi


Erdoğan, seçim barajının inmesine her zaman olduğu yine karşı çıkmış ve seçim barajının %10' dan aşağı bir seviyeye çekilirse, ekonomik dengelerin altüstü olacağını söylemiş.

Breh breh breh

İşine gelen değişiklikleri bağıra çağıra yap, "baraj" konusu gündeme gelince "hebele hübele" tavrı takın.

Ben Başbakan' ın seçim barajının düşürülmesine karşı çıkmasını da anlıyorum.
İleri demokrasiyi uygulamak istiyor.

Ne gereği var seçim barajı düşürüpte meclise diğer partilerin girmesine...
Ne gereği var mecliste halkın tamamının temsil edilmesine...

Diktatörlüğünü elinden alıverirler mazallah!

Halkı da şöyle tehdit ediyor : "Aman ha ekonomi bozulur, koalisyon oluşur."

Geçmişte kurulan koalisyon hükümetleriyle ekonominin bozulacağını söyleyerek halkı tehdit etmekle kalmayıp bakanlarına koalisyon kurkusunu da aşılıyor.

Hatta Erdoğan ilerleyen süreçlerde bu düşüncesine MHP ve CHP' yi de katarak "baraj düşerse oylarınız bölünür" şeklinde yaklaşıp bu konuda onlardan da destek alacaktır.

AKP' nin 8 yıldır "koalisyonsuz" tek başına iktidar olduğu süre boyunca özelliştirme politikalarıyla ülkenin her karışının satılması bir tarafa, bu süre boyunca ülke kolisyonlar ile yönetiliyor olsaydı, ekonomide pek bir şey değişmeyecekti. AKP' nin tek başına iktidar olması ekonomimize artı katmadı. Uygulanan ekonomik politikalar ve varılan sonuç ortada. Az çok ekonomiyle ilgilenler bunu bilir.
Milli gelirimizde, milli gelirin dağılmasında birkaç puanın dışında değişiklik olmayacaktı. Bunu iddia ediyorum.

AKP' de olsaydı koalisyonlar da olsaydı "yapılması gerekenleri yapma zorunluluğu" diye bir gerçek var.

Şimdi düşünebilirsiniz "Ee o zaman ister tek başına iktidar olsun ister koalisyonlar olsun bir şey değişmeyecek..."

Reel ekonomi vardır. Bunlar biraz geçte olsa erken de olsa yapılması zorunluluk gerektirir.

%10 barajı kaldırılıp, çok seslilik mecliste oluşursa, farklı politikalar gündeme gelerek "en iyisinin" uygulanmasına mecbur kalınır.

Tek başına iktidar olmak ekonomimize bir şey katmadığı gibi "demokrasi" sorununa da yol açmaktadır.

Bülent Arınç çıkıp: “Bir kısım çağdaş düşünce sahipleri sadece içki ve seksle olaylara bakıyorlar” diyor. Erdoğan, Taksim' de yürüyen taraftarlara yönelik: "Topu görseler bomba sanıp karakola götürürler" ifadesi kullanıyor.
Ülkede "demokrasi" mi yoksa "kendine demokrasi" mi tartışmalarını başlatıyor.

AKP, iktidara geldiği günden beri "demokrasi" kelimesini ağzından düşürmediği gibi diğer yandan da gücünü artırdıkça otoriter/tataliter bir yol çizmeye başlıyor. Farklı seslere kesinlikle tahammül edemiyor. Toplumun çoğunluğunun kendilerini desteklerini düşünerek istedikleri gibi at koşturuyorlar. Ortaya çıkardıkları travmalarda cabası.

Bence kimi AKP sempatizanları "kör" ya da "korkak" !

Baskıyı ve otoriteyi hissetmek böyle bir şey: 12 Eylül’de binlerce insan işkencelerden geçirilirken de “baskı hissetmeyen”, hatta kendilerini eskisinden daha özgür hissedenler vardı memlekette. Bir dönemin ne denli baskıcı ve otoriter olduğuna dair hükmün, toplumun bütünü tarafından benimsenebilmesi bazen aradan uzun bir zaman geçmesine karşın da mümkün olmuyor. Tarihin hükmünü paylaşmayanlar çıkıyor.

AKP' nin baskıcı mı özgürlükçü mü olduğunu, 1 Mayıs’ta coplananlara sorsanız, protestocu öğrencilere sorsanız, Ankara’nın ayazında gazlanıp suya dökülen Tekel işçilerine sorsanız, istenmeyen sorular sorduğu için Başbakanlık’a akredite edilmeyen gazetecilere, hatta yazdığı bir kitaptan sonra Devrimci Karargah üyesi yapılan Avcı’ya sorsanız alacağınız yanıt farklı olacaktır.

Bir iktidarın demokrat mı yoksa baskıcı mı olduğunu, iktidar sempatizanlarına sorunca mı anlarsınız, iktidara muhalif olanlara sorunca mı anlarsınız?

Kendi gibi düşünmeyeni dışlayan, yok eden, kibirle tepeden bakan anlayış AKP' nin her zerresine işlemiştir.

Geçenlerde Ankara' da bir okulda yaşanan "Darwin tartışması" AKP' nin demokrasiden ne anladığını yansıtmaktadır.
Fen ve Teknoloji dersinde, öğretmen "Canlıların sınıflandırması" konusunu işlerken bir öğrencisinin "Öğretmenim, maymundan mı geldik?" sorusuna "Hayır" yanıtını vererek "Canlıların değişime uğradığını" evrim teorisi bağlamında anlattığı için soruşturmaya maruz kalarak cezaya uğramıştır. Alın size demokratikleşme.

Demokrasinin en önemli ölçülerinden biri, halk iradesinin olabildiğince doğrudan Meclis’e yansımasıysa, o yansımanın önündeki en önemli engel de yüksek seçim barajlarıdır.

%10 seçim barajı düşürülmedikçe, hiç kimse bu ülkede demokrasiden bahsedemez!

(Evrensel)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder