Türk Tarihi Osmanlı' dan ibaret değildir!


Türk'ün geçmişini ve tarihini eleştiren şeriatçı çevrelerin eskiden olduğu gibi bugün dahi genellikle saplı oldukları bir görüş vardır ki Türk tarihinin neredeyse Türk'lerin İslam'ı kabul ettikleri tarih ile başlatmaya çalışır.Bunların anlayışına göre Türk' ü Türk yapan şey İslam'dır ve Türk, İslam sayesinde büyük, sürekli ve güçlü devletler kurabilmiştir. Bu sakat görüşü daha da aşırı bir bağnazlıkla geliştirip Türk'ün tarihini 2. Abdülhamit ile başlatanlar ve ondan önceki Türk tarihini inkar edenler ve Fatih Sultan Mehmet'leri ya da Kanuni Sultan Süleyman'ları dahi Türk'ten saymayanlar çoktur. Güya ; Türk, İslam'a girmeden önce "Aşiret - Kabile" şeklinde yaşıyordu ve Türk'lere Türk'lüğü kazandıran İslam'mış...
Bilimsel bulgular Türk'lerin bırakın İslamiyet' i kabul etmelerinden öncesini İslam' ın ortaya çıkmasından önce dahi büyük ve güçlü devletler kurduğunu ortaya koymuştur. Yine bu verilerden çıkan sonuç; tüm bu dönemler boyunca Türk'lerin sahip oldukları nitelikler arasında akılcılık ve kadını değer olarak tanımaları daha doğrusu esas almaları da yer almaktadır.
Osmanlı'nın 600 yıla yaklaşık devlet yaşamlarına bakılarak sanılır ki Türk'ün kurduğu en uzunlu ömürlü devlet, en güçlü devlet, en istikrarlı devlet Osmanlı Devleti'dir. Oysa ki bu yanlıştır; zira Türk'ün İslam'a girmeden önce kurduğu devletlere nazaran Osmanlı ne en güçlü ne de uzun ömürlü devlet olmuştur. Aslında Osmanlı İmparatorluğunu imparatorluk düzeyindeki süresi 600 yıl değil olsa olsa 200 yıldır. Şu bakımdan ki Kanuni saltanatı son bulduğu an'dan itibaren Osmanlı artık Avrupa' da yavaş yavaş "hasta adam" konumuna gelmeye başlamıştır. İngiltere, Fransa, Avusturya, Prusya gibi devletlerin çeşitli "ittifaklar" şeklinde birleşip Rusya'nın büyümesi ve Osmalı topraklarına yayılmas ihtimallerini yok etmek amacıyla hareket etmelerine ve böylece Osmanlı Devleti'ni yaşatmaya ve koruma çalışmalarına borçludur.
Kanuni'den sonra Osmanlı gerçek anlamda ne içerde "devlet kuruluşu" olabilme becerisine ne de dışarda bağımsızlığa sahip kalabilmiştir. Bu yüzden Avrupa, Osmanlı'ya "hasta adam" demiştir. Yaklaşık 400 yıl boyunca can çekişen Osmanlı' yı 600 yıl hüküm sürdü şeklinde göstermek yanlış olur.
Türk'lerin İslam öncesi kurduğu imparatorluklara baktığımızda gerçek anlamda güçlü, uzun ömürlü ve geniş sınırlara ulaşmış olan devletler olduğunu görürüz.
Hiung-Nu: M.Ö. 206' da Çin'in batısında yaklaşık 300 yıl hüküm sürmüş.
Tu-Kiu: M.S. 3. yüzyıldan M.S 8. yüzyıla kadar yaklaşık 500 yıl hüküm sürmüş.
Bu devletler aynı zamanda çağdaş devletlerdi. Kadın'ı en yüksek değerlerde tutmuştur. O kadar ki; erkekler kadınlarını sol tarafında tutmuşlardır.Çünkü inançlarına göre insanın yaşaması için en önemli uzuv olan kalbi Tanrı insanın sol tarafında yaratmıştır. O yüzden erkekler, kadınlarını sol taraflarında tutmuşlardır. Aynı zamanda kadınlar hem devlet yönetiminde, hem asker olarak savaş alanlarında hem de sosyal hayatta önemli görevler alırdı.
İslam öncesi devlet anlayışı ile İslam sonrası devlet anlayışı arasında ciddi anlamda değişiklikler olmuştur. İslam öncesi "akılcılığın" ön planda olduğu Türk'lerde, İslam sonrası ise halk "kul" ya da "sürü" haline getirilmiştir.
Mesela; Cüneyvi döneminin hükümdarına verdiği öğütte halkı köpek sürüsüne benzetmiştir. Köpeğini yarı aç yarı tok tut ki sadıkane takip etsin, demiştir.
Mesela; Gazali halkı koyun sürüsen benzetmiştir. Biz çobanız, halk bizim koyunlarımız, demiştir.
Mesela; Nizamı Mülk' te korkutmayı ve şiddeti ön plana çıkartmıştır.
Tabi bu anlayışlar Arap toplumunun da etkisi vardır.Araplar tabiatı gereği disiplinsiz, isyankar, sorumsuz olduğu için bu anlayışlar egemen olmuştur. İslam'la beraber biz de bunun etkisine girdiğimizi günümüzde TV'lerde, gazetelerde vs. "biat kültürünün kömürle, makarnayla halka empoze edilmesi" ya da "ileri demokrasi oyunu" adı altında coplu demokrasi örnekleriyle görmüyor veya yaşamıyor muyuz ?
Biraz uzattığımın farkındayım.Bu yazıyı okuyarsanız bitmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder