Ulus Milliyetçiliği


Ezen de ulus milliyetçiliğini kullanıyor, ezilen de...
Genelde birinci, ikinciyi kışkırtır.
Genelde ikinciye olumlu yaklaşılır.
Bence ezilene olumlu değer yüklenmesi çokta doğru bir tavır değildir.
Milliyetçiliğin ezeni ile ezileni arasında bir fark yoktur.
Ezilenin kendi mücadelesini vermesi olumlu karşılanabilir. Ama, bunu egemen olan milliyetçiliğin taklidiyle yine milliyetçi çizgide sürdürmesi bu olumluluğu ortadan kaldırır. Çünkü zaman içinde ezilenin de kendine bir "ezilen" bulmayacağının garantisi yoktur. Tarihte bunun örnekleri vardır.

Çok uluslu devletlerde bir arada yaşamak zorunda olan halkların ortaya çıkacak olumsuzlukları ortadan kaldırması gerekir. Birlikte yaşam, zaten kendi içinde bir sürü güçlüğü barındırır. Bu zorlukların aşılabilmesi ise soğukkanlıkla yaklaşılmalı ve olabildiğince geniş görüşlü bakabilmek gerekir. Toplumların bu zeminde birleşmesini sağlayacak olanlar ise beğensekte beğenmesekte o toplumun aydınlarıdır. Önyargılı olmamayı, bencillikten uzak durarak özgeciliği esas almayı, doğmatizm karşısında sorgulayıcı olmayı, disipliner düşünmeyi yine aydınlar sağlayacaktır. Şovenist dayatmalar, aydınların da geri plana çekilmesine yol açar ve sonuç olarak herkes kendi milliyetçiliğini savunmak zorunda kalır.

Zorlaya zorlaya onlarca Kürt aydınını tabiri caizse çileden çıkartıp, milliyetçiliklerine sürükledik. Bunu; 12 Eylül sonrası bildirilerle, evlere şenlik yasalarımızla, baskıyla yaptık. Hatta 12 Eylül' ün yarattığı aydınlarla da: yok "provokasyon" yok "dış güçler" diye yaygara çıkartarak Türk kimliğine dayalı ulus-devlet modelini güçlendirdik. Bugün dahi bu örnekleri görüyoruz zaten.

Milyonlarca insanı bu atmosferde yıllarca yaşatırsanız, kardeşlikten bahseden aydınları dinleyemezler. Aynı zaman ortada bunu anlatacak aydın da bırakmazsınız meydanda. Anlatınca halklarına ihanet etmiş bir aydın imajı çizilir.

Tanımlanması zor olup tartışmalara yol açsa da "ulusal kimlik" denen bir şey var ortada. Fakat ulusal kimlik altında yer alan her şeyin "iyi" olduğu savunulamaz. Çünkü insanlar kendilerini eleştiremez boyuta gelir ve işler olumluya gitmez.

Bu ülke kurulduğu günden beri kendi evlatlarını yok etti. Yalnız Kürtler değil, Türkler' de ulus-devlet modelinde olumsuzluklar yaşadı. Demekki; devlet, ulusun devleti olunca her şey iyi olmuyor. Önemli olan ulus devlet kurmak değil, hayatı demokratikleştirebilmek. Ulus devlet modeli kurarak sosyal hayat demokratikleştiremeyiz, toplumun devleti denetleyebilmesine imkan tanıyamayız.

Tabi bu birazda insanların kendilerini neyle tanımladıklarına göre değişkenlik gösterir. Milliyetçiler, millilikten bahsederken anti-demokratik bir yapılanmayı belkide istemeden yaratırlar. Çünkü "bizim millete" ait ne varsa sorgusuz, sualsiz "benimse" anlayışı güdülür. Bizim milletin dışında kim varsa mantıksızca düşmanlık yaratılır en azından iki millet arasında mesafe oluşmasına yol açar. Millilikten bahsedildiği için insanlığın bütününü kapsayan ilkelerle çelişkiye sebebiyet verir.

Küreselleşmenin de etkisiyle dünyadaki gelişmeler ulus-devlet modellerini benimseyen ülkelerin zayıflamasına yol açmıştır. Artık insanlığın tümüne yönelik değerler ön plana çıkıyor. Böyle bir atmosferde anakronik bir milliyetçilik o ülkeyi dünyadan izole eder. Gerçek gündemden uzaklaştırarak ülkenin gelişmesine ket vurur. Milli değerler ön plana çıkarılarak bunlara karşı çıkan insanlarda hain konumuna düşürülür.

İnsanların ulusal anlamda bir kimliği vardır. Buna lafım yok. Fakat günümüz dünyasında insanlar çeşitli kimlikler altında var olabilmektedir. Mesela Mesut Özil: Türk asıllı, Alman futbolcu ve İspanya' da -Real Madrid' te- oynuyor. Real Madrid ile Galatarasay' ın yaptığı kupa maçında Mesut Özil gol atarak Galatasaray' ı kupadan saf dışı bırakabilir. Mesut' un bundan dolayı vicdan azabı çekmesi anlamsızdır. Mesut' un sahip olduğu kimliklerin hiçbiri, onu ve onun diğer kimliklerini ezen bir önemlilik basamağına koymaması ve konulmaması gerekir. İlla bir kimlik gerekliyse, "yurttaş" kimliği olabilir. Düşüncelerini özgürce ifade edebilen, hakları olan, eleştirel yaklaşabilen, insanlığın bugüne kadar kazandığı tüm değerlere sahip çıkan bir yurttaş...
Ülkemizde malesef bu tür insanlar yok. Zaten olmaması için tepeden dayatılan bir ton uygulama var...

Dünya artık eski dünya değil. 1800' lü yıllardan kalma anlayış artık hükümsüzleşiyor. Devletler arasında geçişler fazladır. Kabuğuna çekilerek Dünya' dan soyut yaşamak anlamsızdır. Küreselleşen kapitalizm karşısında ancak enternasyonal bir perspektife sahip olan ideoloji başarıya ulaşır.

(Evrensel)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder