Oy Meselesi

Devletten hizmet falan beklemeyin…
Çünkü;
Devlet şu sıralar sadece kendisi ile meşgul!

Bakın bu topraklarda neler yaşanıyor…

Mardin’ in bir ilçesi var: Kızıltepe
Kızıltepe’ de bir dere var…
Adı: Zergan

Derenin durumu:

Fotoğrafı gördükten sonra insanın aklına haliyle ilk olarak şu soru geliyor: “Dere bu hale nasıl geldi?”

El cevap:
*Plansız yerleşme: Derenin 20 metre yanında bile evler var…
*Bilinçsiz halk: Halkın attığı çöpler ve molozlar…
*Fabrikalar: Arıtma tesisi olmayan fabrikalar, sularını doğrudan dereye boşaltıyor…
vs.vs.

Tahmin edeceğiniz üzere Zergan’ ın bu durumu sonucunda: Ortalıkta berbat bir koku, hastalıklar, kirlilik…
Önümüz yaz mevsimi olduğu için havalar ısınacak ve sonuçlar daha da vahim bir boyuta ulaşacak…
Hatta durum o kadar vahim ki, çalışmalar sırasında bir belediye işçisi zehirlenmiş…
Aynı şekilde bölge halkı hastalıkla uğraşıyor, deredeki balıklar ve kurbağalar ölüyor…

Böyle bir atmosferde oranın halkının tek bir beklentisi var: “En kısa zamanda derenin ıslah edilmesi”

Kızıltepe Belediyesi de derenin ıslahı için bir proje geliştiriyor ve DSİ’ nin de destekleği proje, onaylanması için Ankara’ nın yolunu tutuyor…

Şimdi zurnanın detone olduğu yere geliyoruz…

Normal şartlarda beklenen: Pis koku yayan, mikrop saçan, hastalıklara davetiye çıkaran Zergan Deresi’ nin bir an önce temizlenerek bölge halkının sağlıklı koşullarda yaşaması, derede yaşayan balığın, kurbağanın ölmemesi için Ankara’ nın projeyi ONAYLAMASIDIR.

Ama gelin görün ki öyle olmuyor: Ankara projeyi reddediyor!

Neden?

Çünkü seçim sürecine girdik…
Çünkü Kızıltepe’ den AKP’ ye oy çıkmaz…
Çünkü AKP bu projeyi onaylarsa BDP’ li olan Belediye’ nin eli güçlenir…

Kısaca: “Oy Meselesi”

Sistemimiz bu “merkezi ve yerel yönetimler arasında seçim rekabeti anlayışını” korudukça; yerel yönetimler ile merkezi hükümet arasında ortaklaşa bir çalışma içerisinde halka hizmet gitmez.
Çünkü siyaset buna izin vermiyor.

Sonuç?
Her zaman olduğu gibi yine halka oluyor…
Her zaman olduğu gibi yine çevreye oluyor…
Derenin kokusu, mikrobu, hastalığı her geçen gün artıyor…

Siyaseten “kimin yöneteceği” değil “nasıl yönetileceği öne” çıkmalıdır.
İşte tam da bu noktada “özerklik” meselenin önemi ortaya çıkıyor.

Başbakan’ a kalsa bu sorunu “Seçimden sonra çözün” der…
İyi de Zergan ne olacak? Hastalıklar ne olacak ? Balıklar ne olacak? Oradaki insanlar ne olacak ?
Neden önünde hiçbir engel yokken şimdi çözülmüyorda seçimden sonra çözülüyor?
Hem bölücülükte içermiyor…

Nedenini ben size söyleyim:
“Oy meselesi”

Kızlıtepe’ de oturan adamla, çocukla, kadınla empati yapmadığın sürece bu işi çözemezsin.
Bu iş, siyasetçilerin konumunun ne olacağından, seçilip seçilmeyeceğinden çok daha vahimdir.
Önemli olan o topraklarda yaşayan halkın, deredeki balıkların, kurbağaların o korkunçla yüz yüze olmasıdır.

Kızıltepe Belediye Başkanı’ nın konuyla ilgili videosunu izledim…
Şöyle diyor: “Biz belediye olarak bu konuda işin içinde çıkamıyoruz… Gücümüz yetmiyor… Fabrikaların atıkları var…Dereye karışıyor…Benim başkan olarak fabrikayı kapatmaya yetkim yok… Halka da “Gidin kapatın” diyemem… Devlet desteği gerekli… Biz deredeki balıkların, kurbağaların bile yaşaması için elimizden geldiğince hizmet etmeye çalışırken, Ankara’ dan gelen cevapla bırakın balığı, kurbağayı bu gidişle Kızıltepe halkını bile yaşatamayacağız…”
Proje üretiyorsun…
Destek istiyorsun…
Onaylanmıyor…
Başkan bence bu sözleriyle sonuna kadar haklıdır.

Tabi bu konuda Kızıltepe halkına da görev düşüyor:
Kızıltepeliler demokratik haklarını kullanarak seslerini yükseltebilmeliler…
Geçtiğimiz yıllarda Bergama halkı yapmıştı bunu: Siyanürlü altın arama faaliyetlerini durdurabilmek için eylemler yaptılar.
Mesela Bergama halkı nufüs sayımlarında, nufüs memurlarına hiç birine kapıyı açmadı. “Madem ki devlet bizim sesimizi duymuyor o zaman biz yokuz” dediler. Kepçelerin önüne geçtiler. Ankara’ ya yürüdüler vs.vs.
Bir şekilde seslerini duyurdular…
Bunun bir çok yolu var…
Aynı tepkiyi Kızıltepe halkının da göstermesi gerekir.

Bu durum sadece AKP için geçerli değil. CHP’ de olsa, MHP’ de olsa, BDP’ de olsa aşağı yukarı aynı şeyleri yapacaktır.
Hepsinin derdi “Oy Meselesi”

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…

Neden hiç ruhban okulu konuşulmuyor? Ruhban okullarını açmak zor değil… Önünde hiç bir engel de yok…
Ortada bir mağduriyet var… Neden konuşulmuyor?
Çünkü Türkiye’ de 1500 Rum var da o yüzden…
Yani “Oy Meselesi”

Mağduriyet sadece başörütüsünde mi var? Alevilerin mağduriyeti ne olacak? Aleviler neden konuşulmuyor?
“Oy Meselesi”

Gayrimüslimlerin mağduriyeti neden konuşulmuyor?
“Oy Meselesi”

Kürtlerin mağduriyeti neden konuşulmuyor?
“Oy Meselesi”

CHP, AKP’ den çok mu farklı sanki?
Hayır!
CHP’ nin bugünlerde bedelli askerlik için projesini duymuşsunuzdur: Fakir gençlere bedava bedelli hakkı falan var…Bu güzel… Desteklenmeli…
Ama…
Niye profesyonel orduyu desteklemiyor? Niye “vicdani red” hakkını gündeme getirmiyor?
Çünkü: “vicdani red hakkını” savunan insan az da o yüzden…
Yani: “Oy Meselesi”

Kurnaz bunlar…
Keyfiyetçi davranıyorlar…
Hukuk istemiyorlar…

Mesela başörtüsü sorunu büyük ölçüde çözüldü fakat hukuksal bir zemine oturtulmadı…
Yani yarın bir başka hükümet gelecek tekrar bu sorun gündeme gelecek…
Dediğim gibi bunlar “hukuk istemiyorlar”
Keyfiyetçi davranmayıp hukuk isteseler, evrensel hukuk kurallarını meşru saysalar mağduriyet yaratmayan bir atmosfer oluştururlar.
Bunlar ne yapıyor?
“Seçimden sonra yaparız” gözüyle bakıyorlar.
Devletten hizmet falan beklemeyin…
Çünkü;
Devlet şu sıralar sadece kendisi ile meşgul!

Bunları söylemek için Kürt olmak, Alevi olmak, gayrimüslim olmak, Rum olmak falan gerekmez.

Biz bunlardan hesap sormazsak tarih bizden hesap sorar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder