Anlayamıyorum!


Anlayamıyorum!
İlla her öykünün sonunda mutluluk mu olacak?
Tüm aşkların sonu evlilik mi olacak?
Bütün oyunların bir galibi mi olacak?
Diğerleri hep başarısız mı olacak?
Savaşla zaferle sonuçlanmadı diye utanılacak mı?
Kaybeden hiç kazanmaz mı?
Siyasetteki mesele güçlü olmak mıdır?
Birilerine çemkirip, onları köşeye sıkıştırmak mıdır?
Çok satılan gazete olmak mıdır mesele ?
Ya da çok izlenen TV programı..?
Doğal güzellikler, dev gibi turizm merkezlerinin yanındakiler midir?
Az görülenler, az gezilenler öksüz müdür?
***
Anlayamıyorum!
Bir şeye hayran olmak için illa o şey güçlü ya da zengin olmak zorunda mıdır?
İşte, aşkta, şurada, burada ödülü hep zafere ulaşanlar mı almalıdır?
Diğerlerine bir kaç teselli veya "vurun kahpeye" şeklinde tavsiyeler mi olmalıdır?
Dünya'da neden bu kadar çok ABD manyağı var?
Bir takımı tutmak için o takımın şampiyon olması mı gerekir?
***
Anlayamıyorum!
Bana oyunun kurallarını anlatalanları anlayamıyorum.
Oyunları, oyunun kurallarını koyanları...
Beni de "herkes" gibi yapmaya çalışanları gerçekten anlayamıyorum.
Ortada bir "ibnelik" var.
Adaletsizlik, kirlikik, yozluk, işgal, sömürü, çatışma var.
Kabul etmiyorum!
Karşı çıkıyorum!
Direniyorum!
Şimdi artık kalkıp yel değirmenlerine savaşmam. Çünkü artık daha mantıklıyım, daha güçlüyüm, daha tecrübeliyim...
Pes etmemek için düşünüyorum... Zaman zaman geçmişe bakıyorum...
Aklıma; ilkokulda yediğim haksız tokat, lisedeki duvar gazetem, binlerce faili meçhul, babama işkence eden polis, onun çığlıkları, çığlıkların yüreğime saplanışı geliyor.
Bazen kalleşler geliyor aklıma... "Sen mi kurtacan lan bu ülkeyi" diyen asalaklar... Bizleri sanki tek hücrelilermişiz gibi zannedenler... Mikroskop altında inceleyenler... Yenilmekten bıkanlar... Yenilmeyi kabul edenler...
Sokağa çıkıyorum, haksızlık!
İşe gidiyorum, haksızlık!
Özel hayat, haksızlık!
Gazeteme bakıyorum, haksızlık!
Tüm bunlarla karşılaştıkça tepkim an ve an büyüyor, adeta çıldırıyor.

(Evrensel)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder