Evrenin sonu nasıl olacak?

Hubble’ dan önce kozmoloji ile ilgilenen insanlar evrenin sabit ve değişmez olduğunu sanıyorlardı. Hubble ile evrenin genişlemesinin fark edilmesi bir çıkış/başlangıç noktasının keşfedilmesine olanak sağladı. Bu keşifle beraber insanlar evrenin nasıl başladığını merak etmeye başladılar… Büyük patlama fikri de buradan ortaya çıktı.

Büyük patlama kabaca saniyeden çok çok düşük bir zaman içerisinde atomdan küçük bir noktadan evrenin oluşması denilebilir.

Büyük patlamanın nerede geliştiğine dair yanlış bir düşünce var aslında evrenin genişlemesini de beraberinde sürdüren eş zamanlı bir patlama olarak düşünmek bizi daha doğru sonuçlara götürür. Evren büyük patlamadan bu yana hala genişlmeye devam ediyorsa, bugenişlmenin bir noktadan sonra da duracağını tahmin etmek çokta zor değil…

Peki ama bu nasıl olacak ?

Buna en net cevabı çekim kanunu veriyor. Her çıkışın bir inişi vardır. Yıldızlar, galaksiler ve diğer her şey aksi istikamete doğru ilerleyebilir. Fakat bilim insanlarının büyük çöküş adı verdikleri bir teoriye göre evren kendi içine çökecek.

Bununla ilgili çok basit bir örnek verecek olursam ; bir taşı ele alalım… Bu gökyüzüne doğru attığımız andan itibaren yer çekiminin etkisinden kurtulmaya başlayarak gökyüzüne doğru yükselir. Sanki hiç durmayacakmış gibi… Fakat yer çekimi kuvveti bunun sonsuza dek sürmesine izin vermez. Enerjisi biten ftaş gökyüzünde yavaşlar, durur ve inişe doğru geçer… Büyük çöküşte öngürülen şey tam da bu…

Evrenin kendi içinde bir ivmesi, enerjisi bir ilerlemesi var. Fakat evrenin bu ilerleyişinin durduğu bir nokta olabilir (?) Sonrasında örnekteki taş gibi sahip kütle çekimin etkisiyle kendi içine çökmeye başlayabilir. Buna göre evren varoluş-yokoluş paradigmasındaki ilk patlamaya geri dönebilir. Yani; bu teori aslında evrenin sürekli bir varoluş sonrasında içe çöküş sonrasında yeni bir evrenle tekrar varoluşunu anlatır.

Evren sanıldığı kadar basit ve düzgün bir yer değil aslında yukarıda anlattıklarım ekseriyetinde bir de karadelik denen neylüğü belirsiz “şey” var.

Evreni daha iyi gözlemlemek için artık Dünya’ dan bakmak yetmiyor… Atmosferin dışına yüksek teknoloji ürünü olan dev teleskoplar gönderiliyor. Bu teleskoplar sayesinde Evren’ e dair bir çok bilgiye ulaşıldı… Evrenin genişlediğini hepimiz biliyoruz fakat bilmediğimiz bu genişlemenin hızı (?) Bu bilinmezliği çözene dek evrenin ne zaman yok olacağını tahmin etmemiz pekte mümkün değil.

Einstein, evrende tahmin ettiğimizden daha büyük bir kütle olduğunu söylüyordu. Uzayda ışığın bile karşı koyamadığı süper çekim alanları olduğundan bahsediyordu. Gök bilimciler gözlemleri sonucunda müthiş derecede x-ray ışını saçan neylüğü belirsiz şey olan karadelikleri keşfettiler… Sönen bir yıldız kendi içerisine çöker, küçük ama yoğun kütlesiyle tıpkı büyük çöküşteki gibi çok sayıda cismi kendine çeker. Bu karadeliklerin kütle çekimi öylesine büyüktür ki karadeliğin yakınına düşen hiç bir cisim yutulmaktan kurtulamaz.Işık bile…

Görünmez ama fark edilebilen bir şeyin evrenin sonuna dair ipuçları taşıması kafalarımızı karıştırmaktadır .

Karadelik hakkında fikri olmayan buraya tıklayarak somut model üzerinden tasvir edebilir.

Karadelikler uzayın derinliklerinde oluşur. Karadeliklerin kütle çekimleri evrenin çöküşüne neden olan ve karanlık madde denen gücün küçük ölçekte bir alternatifi olabilir. Galaksilerin sınırlı sayıda oluşumları karanlık maddenin eseridir.Galaksilerin oluşması için atomik maddeye kalsaydık bugün bu soruları soruyor olmazdık. Çünkü, uzayda atomik maddeyi gaza dönüştürecek çekim gücünü üretmeye zaman yok. Bu yüzden sürecin oluşumunu hızlandırmaya yardım eden karanlık maddeye ihtiyaç vardır.

Kozmologlar evrenin genişleme hızını anlamak için patlayan yıldızları gözlemliyorlar. Çünkü ömrü biten yıldızda bir patlama yaşanır.Yıldızın merkezinde bulunan enerji açığa çıkar ve patlar. Güneşte öyle olacak . Bu patlama sonrası beyaz cüceler oluşur. Nasa yayınladığı uzay fotoğrafları ile bunları beyan etmektedir ayrıca müthiş derece güzel fotoğraflar var .Bu tür süpernovalar, patlayan yıldızlar evrenin genişleme hızı hakkında bilgi sahibi olmamıza olanak verebilir.Çünkü kısa süreli ve parlak patlamaları evrenin genişlemesi izleme imkanı tanırken hızını hesaplamaya da yardımcı olur.

Evren genç iken en baskın güç kütle çekimiydi.Yaklaşık 7 milyar yıl önce karanlık enerji ve çekim gücü oldukça dengeliydi.Evren genişledikçe azalan yoğunluk yerini karanlık enerjiye bıraktı sonunda da evrenin genişlemesi hızlanmaya başladı.Çünkü karanlık enerjide müthiş bir itiş gücü var. Şu an karanlık enerji uzaydaki mevcut baskın güç.Evren, belli miktarda bir enerjiyle oluştu.Evrenin genişlerken dışa doğru ilerlediğini ve genişleme hızının arttığını da biliyoruz. Şu an için bilinmeyse genişleme hızının ileride yavaşlayıp yavaşlamayacağı… Evrenin sonunun nasıl olabileceğini tam olarak öğrenmemiz için evrendeki enerji miktarını ve ne kadar karanlık madde olduğunu bilmemiz gerekir… Evren, varolduğu andan bu yana karanlık madde ile karanlık arasındaki savaşa sahne oluyor. Bu güçler birbirlerini itiyor.Evrenin tarihini ve sonunu belirleyecek olan bu iki güç arasındaki savaş… Bakalım kim yenecek .

Dediğim gibi evrenin en belirgin özelliği genişlemesi… Her galaksi karanlık enerjinin itiş gücüyle birbirinden uzaklaşıyor. Bunu daha iyi anlamak için somut bir örnek verecek olursam; Elimize bir balon alıp üzerinde çeşitli noktalara kalemle işaretler koyalım ve balonu şişirelim. Balon şiştikçe noktalar (galaksiler) birbirinden uzaklaşacaktır ve balon (evren) genişleyecektir. Buna mütakip bildiğimiz bir gerçek daha var evren, genişliyor ve genişleme hızı sürekli artıyor. Bu hız doruk boyutlara ulaşırsa “bom”

Son durum olarak karanlık enerji evreni dışa doğru itip genişletiyorsa çekim kuvveti de kütleleri birbirine çekmektedir. Fakat şu an evrende karanlık enerji hakim. Bu hız (taş örneğindeki gibi) bir gün yavaşlayabilir, durabilir ve işte o zaman çekim kendisini gösterebilir (?)

Peki ya bu genişleme hızı yavaşlarsa ? Bu durumda evren parçalanmayacak ama karanlığa gömülüp soğuyacak ve yaşam duracak. Tam da bu cümleyi yazarken aklıma Nazım ustanın şu dizeleri geldi, usta anlatacaklarımı zaten anlatmış… Nüktedeki zerafette cabası

Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani, bu koskocaman dünyamız.

Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hattâ bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
“Yaşadım” diyebilmen için…

Kiminiz “İyi de bunca bilginin bize faydası ne?” diye sorabilir…

Onlara cevabım : ” :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder