Tokat


Görüntüleri izleyin bu vekil neden ağlamaktan konuşamıyor? Metanetini neden kaybetmiş?
Biraz düşünün…
Düşünün biraz…

Silopi’ de nevruz kutlamaları sırasında polis tarafından halkın üzerine sıkılan gazın ardından BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Başkomiser Murat Çetiner üzerine yürüyerek tokat attı.

Peki sonra ne oldu ?

Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’ na suç duyurusunda bulunuldu.

Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin: “Son derece üzüntü verici ve halkımızın da büyük tepkisine yol açacağını düşünüyorum” dedi.

Tayyip Erdoğan: “Dokunulmazlık zırhının altına sığınıp polise tokat atmak en basit tabiriyle densizliktir. Bu olayla ilgili hukuki sürecin başlatılmasını istiyoruz. Bunun da sonuna kadar takipçisi olacağız.” dedi.

İçişleri eski Bakanı Beşir Atalay: “Hiç kimsenin kimseye hele görevi başında bir ki bir polise tokat atma hakkı yoktur.Yazıklar olsun.” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: “çürümüş ve kokuşmuş şahsiyet”demesinden tutun “bir avuç çapulcu”ya kadar uzun uzun eleştirdi.

Şırnak Valiliği: “ İkazlara uymayan gruba kademeli ve ölçülü müdahale edilmiştir.”

Peki BDP kanalı neler dedi?

BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, kendisini densizlikle suçlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı şöyle eleştirdi: “İl başkanımız polise madem izin vermiyorsanız burada açıklamamızı yapıp dağılalım, dedi. Ancak, polis ise tazyikli su ve gaz bombalarıyla bize saldırdı. Kürt halkına her gün tokat atılıyor, gaz bombalarıyla saldırılıyor, çoluk çocuk kadınlar yaralanıyor. Başbakan bizi eleştireceğine, bunlara karşı öncelikli görevini yapsa daha iyi olurdu. Orada yaşanan, ani gelişen öfkenin yansımasıdır. Sonuçta o polis de merkezi politikayı uyguluyor. Başbakan’ın verdiği emri uyguluyor. Libya’da halkın üzerine bomba yağdırılıyor. Burada da halkımızın üzerine gaz bombaları yağdırılıyor. Kimse orada yaşananlardan bahsetmiyor. Başbakan bir kişi bile kendisine hakaret ettiğinde hemen dava açıyor. Bu halka karşı yapılam zulüm, baskı karşısında ise kimsenin sesi çıkmıyor. İnsan olan herkesin buna itiraz etmesi lazım.”

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: ” Milletin temsilcisine polis gaz sıkacak, su sıkacak, hakaret edecek, bunlara karşı tek bir soruşturma açma ihtiyacı duymayacak, ama milletin temsilcisi devletin temsilcisine müdahalede bulundu diye kıyamet koparıp savcıları göreve çağıracaksınız. Bunu adı ikiyüzlülüktür.. “dedi.

Peki Türk halkı bu olaya nasıl tepkiler verdi?

“Bu tokat, o polise değil, Türk polisinin tamamına atılmıştır.”
“AKP eserini gör!”
“Bu olaylar sabrımı taşırdı Bahçeli çok yerinde sözler söylemiş 12 haziranda MHP’ye oy atacağım, tümden atmalıyız vatan hainlerine karşı.”
“Kim olursa olsun polise tokat atamaz.”
“Polise vuran eller kırılsın inşallah.”

Türkiye hakkında hiç bir bilgi sahibi olmasam medyada yansıtılan şu haberleri okuduktan sonra polisi melek, vekili de canavar sanırdım…
Mazlumu zalim gösterme konusunda, medyamızın üstüne yok!
Başbakan akılveren danışmanlarına, Diyarbakır nevruz alanında kaç tane Tahrir Meydanın dolduracak insanın olduğunu hesaplamalı…

Şimdi bazı sorular sormanın vakti geldi:

Yıllardır halklara zulum eden güvenlik güçlerine bu tokat hangi psikolojiyle ve neden atıldı?

Devlet güvenlik güçlerine (?) sınırsız yetki verip, halkların üstüne neden salmaktadır ?

Devlet ve medya –sanki kendileri sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi- önce halka yaptıklarının hesabını neden vermemektedir?

Polis dediğimiz kuvvet daha düne kadar kadınları saçlarından sürükleyip götürenler değil miydi?

Hakkını arayan işçilere, öğrencilere, memurlara tazyikli su sıkıp, biber gazı atanlar değil miydi?

12 yaşındaki çocuğa 13 kurşun sıkan bu devletin polisi değil miydi?

Çocukları öldüren polis neden terfi ediliyor?

Geçmiş dönemde kendi vatandaşlarına işkence eden polis bugün pembe panjurlu teşkilat mı oldu?

Daha dün tekel işçilerine, CHP’ li vekillere, öğrencilere gaz sıkan, tazyikli su sıkan, tekme atan, copla vuran polis değil miydi?
Söz konusu BDP’ li vekiller olunca mı herkes ittifak oluşturup “polis sever” kesildi?

Başbakan neden padişah gibi kelle istemek yerine hali hazırdaki 17 bin faili meçhul cinayeti aydınlatmak için neden adım atmıyor?

Başbakan çıkıp tehdit edene, İçişleri Bakanı çıkıp polisi savunana kadar neden oradaki halka yapılan saldırı hakkında tek kelime etmiyorlar?

O bölgedeki 75 Kürt kökenli AKP milletvekili neden bu konuda sessizler?

Tuncel’ in davranışı olmadan önce, halka yapılan polis saldırısında Başbakan neden sessiz kaldı?

Başbakan’ ın şimdi mi aklına geldi “Kürt kardeşleri” yoksa oy hesabı mı yapıyor?

Vatandaşlara, milletin vekiline gaz sıkılmadan önce vali ya da emniyet müdürü oradaki yetkilerle neden görüşmüyor?

Halk demokratik hakkını kulanarak bir yerden bir yere kadar yürüyecek…
Bundan doğal ne olabilir ki?
Peki ya AKP’li polisler demokratik ve şiddet içermeyen bu yürüyüşe neden izin vermiyor ve neden saldırıyor?

Hrant Dink İstanbul’ un orta yerinde öldürüldüğünde herkesin haberi vardı…
Halkların üzerine gaz bombası atan bir polise atılmış bir tokat öldürmekten daha ağır bir suç mu ki Başbakan bu kadar çok bağırıyor?

Ben BDP sempatizanı değilim fakat Tuncel’ in bu haykırışlarından sonra şöyle düşündüm: “Neden benim vekillerim de Cumartesi Anneleri’ ni tokatlayan, sürükleyen, hamilelere tekme atan, hapishanelere girip “Kurtatıyoruz” diye çocukları yakan, işkence eden güçlere karşı bu tepkinin onda birini göstermez?”

Vekil bir anlık kızgınlıkla kadın gücüyle tokat atarmaya çalışır, ortalıkta deprem etkisi yaratır… Polis memuru tekmeler, ana karnındaki çocuğu öldürür, kimseden ses seda çıkmaz… İnsanlık böyle bir şey mi?

Dokunulmazlık yetkisini kaldırabilecek gücü olan Başbakan, “dokunulmazlığın arkasına sığınıyorlar” diye dert yanmaktansa neden dokunulmazlığı kaldırmaz?

Hatırladığım kadarıyla Başbakan “Dokunulmazlıkları kaldıracağım!” diyerek iktidara gelmedi mi?

Başbakan dokunulmazlığın kaldırılması için kaç kez yasa teklifinde bulundu?
Muhalefet mi desteklemedi yoksa referanduma götürdü de halk “hayır” mı dedi?

Erdoğan çıkıp “Bu densizliğin hesabı sorulsun” diyor…
Hadi Sebahat Tuncel haksız diyelim…
Sorun hesabını…
Peki (?)
Sevahir Bayındır’ ın bacağını kıranlardan da hesap soracak mısınız?

Başbakan Erdoğan’ a herhangi bir mitingde polis tazyikli su sıksa, gaz bombası atsa ne yapardı acaba?

İleri demokrasi şöyle bir şey mi: Milletvekili polise tokat atar, polis öğrenciye…
Bunun adı ileri demokrasi mi?
Ben böyle bir demokrasi görmedim…
Bunun adı olsa olsa “gücü yeten yetene demokrasi”si olmaz mı?

Polisi koruyorsunuz…
Peki vatandaşı kim koruyacak ?

Buna tokat da denmez ama bu tokat faşist zihniyeti o kadar güzel deşifre etti ki…
Çünkü bilinçaltlarında Kürtlere hep köle mantığıyla bakan zihniyet böyle bir tokat yiyince Başbakan’ından tutun da muhalefetine kadar herkes sinirden köpürmüş gibi çıldırdı…
Neden?
Çünkü köle efendiyi tokatladı ve bu kabul edilemez!
Mantık bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder