Burjuva Demokrasileri

Türkiye siyasetinde kapitalist-siyasetçi ilişkisini anlamak için “Google” gibi arama motorlarına liderlerin seçtiği adayların isimlerini yazarak iş dünyasında nerelerde olduklarına bakabilirsiniz…
Adayın ismini yazın sonuna “iş”, “iş dünyası”, “sermaye” gibi anahtar kelimeler ekleyerek sorgulayın…
Göreceksiniz ki adayların birçoğu burjuvadır.
Bakkaların, boyacıların, işçilerin, çiftçilerin giremediği siyaset, burjuvanın hegemonyasını doğurur. Bunun adı da “burjuva demokrasisi”dir.
Burjuva demokrasisinin de temeli kapitalist ticaret zihniyetiyle aynıdır!
Özel mülkiyet zorunlu olarak ticareti doğurur.
Ticarette, olabildiğince pahalıya satmak ve olabildiğince ucuza almak, felsefesi vardır. Bundan dolayı her ticari ilişkide taban tabana zıt çıkarlara sahip iki insan vardır.
Her biri ötekinin niyetlerinin kendi niyetlerine karşı olduğunu bilir. Bundan dolayı kişilerin birbirlerine karşılıklı güvensizliği ortaya çıkar. Bu güvensizlik de ahlaksızlığı doğurur.
Bu sistem burjuva demokrasilerinde (Türkiye’ de) aynı temel işlevle çalışmaktadır:
Siyasetçiler vaatlerde bulunur karşılığında oy bekler, seçmenler de oylarının karşılığında vaatlerin yerine getirilmesini ister.
Ticareti etkileyen araç parayken, burjuva siyasetini etkileyen araç oydur.
Tarihe baktığımızda burjuva siyasetinin, ticaretinden daha adice olduğunu görürüz. Çünkü ticaret sonucunda bir meta iyi değilse geri iade edip para kaybı yaşamayabilirsiniz. Ancak burjuva siyasetinde vaatler sonucunda oy verirsiniz oylama bittiği andan itibaren vaatler rafa kaldırılır….
Bu durum Engels’ in tabiriyle: Yasallaştırılmış dolandırıcılıktır.
Burjuva demokrasisinin vaatlerini yerine getirmemesi durumunda ise seçmen ya diğer seçim zamanı gelince oyunu başka vaatler karşılığında kullanır -ki bunun adına utanmadan demokratik rekabete dayalı tercih diyorlar- ya da devrim yoluna gider.
Türkiye’ de devrim -en azından yakın tarihte- henüz görülmediği için şu ahlaksızların söylediği demokratik rekabete dayalı tercihten devam edelim…
Rekabet, bildiğiniz gibi kişisel çıkarlara dayanır. Kişisel çıkarda tekel sorunsalını doğurur.
Burjuva rekabetinin sadece parlamentoda gerçekleştiğini sanmak saflık olur. Burjuvazinin varlık alanı kapitalizm ise burjuva siyasetin de varlık alanı devlettir. Devlet burjuva demokrasisinin pazarıdır. Burjuva siyaseti devlet aracılığı ile hakimiyetin rekabet ve tekelleşme alanıdır. Çünkü her türlü burjuva demokratik ilişki eninde sonunda devletle başlar devletle biter.
Şu an ki burjuva siyaseti, burjuva ticaret savaşları niteliğinde gerçekleşmeye başlamıştır.
Ve çok çeşitli kirli ayak oyunlarının ortalığa saçılacağı dönem içerisine girmiş bulunmaktayız…
Burjuvalar arasındaki bu kapışmadan genelde anlamda demokratik haklar elde edileceğini uman arkadaşlar varsa iyi uykular dilerim kendilerine…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder