Türkiye’ de solcular darbeci mi?

“Sol” olgusu benim bildiğim kadarıyla; emek-sermaye çelişikisini ortaya koyan, egemenler ile ezilenler arasındaki çatışmada ezilen halk kitlelerinin veya emekçilerin yanında yer alarak gerek teorik gerekse pratik adımlar atan akımdır. Evrensel anlamda kabul edilen, Dünya’ daki “sol” kavramının tanımı da özü itibariyle böyledir.O yüzden “sol” kavramını bu tanımlamaya göre açıklamayanları “solcu” diye nitelendirmek doğru olmaz.

İleri demokrasi aşığı olanlar, muhafazakarlar, milliyetçiler vs. vs. bugünlerde solcuların (sosyalist sol’ u savunanların) aslında darbeci olduklarını söylüyor…

Uzun uzun anlatmaya gerek yok…

Solcular (sosyalist sol’ u savunanlar) darbeci olsa bu broşür basılmazdı. Ya da insanlar sürgün edilmezdi. Ya da işkencelere maruz kalmazdı…

Askeri darbeler solcuların mı yoksa bugünkü iktidarın mı işine gelmiş ? (Bu sizin ev ödeviniz olsun)

Çok fazla uzatmaya gerek yok…

Buyrun;

Genelkurmay Başkanlığı, 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı, Selimiye – İstanbul üst başlıklı, 32 sayfalık broşür. Şubat 1973 tarihinde basılmış.

Giriş Kısmı:
“Komünizm, Allah’ı bulamayan, mülkiyet tanımayan ve tatbikatıyla insanları köle gibi kullanan ilkel bir rejimdir. Komünizmi bir rejim olarak sistemleştiren Karl Marks bile, ölümünden az önce: ‘Pireler ektim, ejderhalar biçtim. Ben marksist değilim. Ben marksist değilim,’ demek suretiyle bu vahşet örneğini suçlamak zorunda kalmıştır.”

Sayfa 3-4:
“Kanser hastalığından da tehlikeli olan komünizm, sadece bir insanın değil, insandan insana bulaşarak bir milletin ölümüne bile sebep olmaktadır. Nitekim, komünizm illetine yakalanan her fert ve bu gibi fertlerden oluşan her millet insanlığın en büyük idraki olan Allah, millet, ahlak, özgür düşünce gibi kavramları kaybetmekte, sadece komünist partisinden aldığı emirleri dinleyen ve uygulayan canlı bir robot veya robotlar topluluğu olmaktadır.”

“Bu durum, bir nebze yukarıda da bahsedildiği gibi insan tabiatına aykırı, kaskatı bir inkarcılıktır. Zira insan, maddi bir varlıktır. Hayatı ise madde ile mana arasındaki dengenin bir ifadesidir. Bu dengeyi kuramamış olduğu bilinen ilk insan toplulukları birbirlerini telef etmişlerdir. Binlerce yıl sonra aynı vahşeti getirmek isteyen komünizmi benimsemek, medeniyetin ve bunu yaratan maddi ve manevi varlığın ve ilmin inkarcılığından başka bir şey olamaz.”

Sayfa 6:
“Türk işçisi, memleketimizin genel şartlarına uygun olarak yeterli öğrenimden geçmemekle beraber, kuvvetli bir sağduyuya sahiptir. Temelde milliyetçi, Atatürk’çü ve geleneklerine bağlıdır.” “Emeğini, şerefle yaşamak için sermaye olarak kullanmaktan büyük bir zevk duymaktadır. Kanunlara karşı hürmetkardır. Haklarının istismar edileceğine inanmadığı gibi buna mani olabilecek her türlü anayasal garantiye sahip bulunmaktadır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder