Teistler/Müslümanlar İslam tanrısı olan Allah’ın varlığını   kanıtlayamadıklarında veya karşı tarafa öne sürdükleri verileri kabul   ettiremeyince;
“Peki, Allah’ın yokluğunu kanıtla” diye savunma mekanizmaları  oluşturmaktadır.
Yokluk nedir?
Varlığın zıttı durumu olarak nitelendiririz.Yani yokluğu , varlı  kavramlarla açıklamaya çalışırız.
Bilim “varlığını kanıtlayamadık, bir de yokluğunu kanıtlayabilecek miyiz ona bakalım” demez.
Bir şeyin/kelimenin/kavramın varlığını hakkında yapılmış tüm bilimsel araştırmalara bakın. Varlığına dair somut kanıtlar elde edilemediği zaman araştırma, ya sona erer, ya da varlığına dair kanıt elde etme çabalarına devam edilir ama asla yokluğunu kanıtlamayı denemez.
Bir şey için “vardır” görüşünü doğru kabul etmek için neyi şart koşmalıyız?
Varlığının somut delillerle kanıtlanmasını mı?
Yoksa yokluğunun delil yetersizliğiyle kanıtlanamamasını mı?
Bunu açalım…
Örneğin 3 adet var olduğunu bildiğimiz, 3 adet de var olmadığını bildiğimiz ve bir adet de var olup olmadığını bilmediğimiz şey üzerinde her iki şartı işletelim ve sonucu karşılaştıralım.
Var olan şeyler “depresyon”, “hava” ve “yer çekimi”  olsun.
Var olmayan şeyler ise “süpermen” “vampirler” ve   “Ağzından ateş üfleyen bir Ejderha” olsun (tabi somut anlamıyla   bakıyoruz, yani süpermen derken dünyanın bir köşesinde yaşayan canlı bir   süpermen kastediyorum, yoksa süpermen filmlerindeki süpermen   karakterini değil).
Var olup olmadığını bilmediğimiz şey ise “uzaylı”  (yani dünya dışı yaşam) olsun.
Var olduğunu söyleyebilmek için var olduğu kanıtlanmalıdır şartına göre:
depresyon = vardır
hava = vardır
yer çekimi = vardır
süpermen = yoktur
vampirler = yoktur
ejderha = yoktur
uzaylı = yoktur
Var olduğunu söyleyebilmek için yokluğu kanıtlanamamalıdır şartına göre:
Depresyon = vardır
hava = vardır
yer çekimi = vardır
Süpermen = vardır (yokluğunu kanıtlayamadık, koşul sağlandı)
vampirler = vardır (bunun da yokluğunu kanıtlayamadık)
ejderha = vardır
uzaylı = vardır
Görüldüğü gibi 2. durum, yani yokluğu kanıtlanamayan bir şeyin var kabul edilmesi durumu herşeyi var kabul ediyor.
Eğer bilim bu esasa göre işliyor olsaydı yokluğuna dair delil olup olmadığına bile bakmadan her iddiayı doğru kabul edecekti çünkü olmayan bir şeyin yokluğunu kanıtlayan, yadsınamaz kesinlikte somut deliller elde etmek mümkün değil. Bunun mümkün olmadığını da en başından bildiğimize göre araştırma, inceleme vs. gibi süreçlerin hiç birine gerek kalmadan her şey vardır, her iddia doğrudur diyebiliriz.
2. yönteme göre allah vardır, vampirler de vardır, ben kalkıp “benim Şemsettin adında, allahtan güçlü bir görünmez yaratığım var” desem ikinci yöntem bunu da doğru kabul etmek zorundadır çünkü Şemsettin’in yokluğu somut delillerle kanıtlanamaz.
Bu yönteme göre yanlışlığını kanıtlanamayacağı için “allah birdir” iddiası doğru kabul edilir, aynı zamanda yine yanlışlığı kanıtlanamayacağı için “allah 12 tanedir” iddiası da doğru kabul edilir. Bu iddialar birbiriyle çelişkilidir ama ikisinin de yanlış olduğu kanıtlanamamıştır ve mecburen iki iddia da doğru kabul edilir.
Görüldüğü gibi ikinci yöntem çok sorunludur. Bizi yanlış bilgilere götürmekte ve çelişkili çelişkisiz, doğru yanlış her iddiayı doğru kabul etmektedir. Dolayısıyla bu yöntem hiç güvenilir bir yöntem değildir.
Bu ön bilgilerden sonra “yokluk”un kendisinin ispatı olamayacağını ve yokluğa çeşitli sıfarlar (yukarıda belirtildiği üzere yokluğu varlı sıfatlarla tanımlayarak) ekleyerek yokluğu varlı kavramla açıklarız.
Dünya üzerinde mevcut olan veya geçerliliğini yitirmiş toplam 10 bine  yakın din/inanış vardır.
Bu 10 bine yakın inanış arasında İslamiyet ve İslam Tanırısı olan   Allah’ ın var olmasının mümkün olup olmaması konusunda irdeleme   yapacağım.
İslam çerçevesinde Kuran’ dan, Hadislerden ve İslam alimlerinin   yorumlarından Allah’ ın sıfatları hakkında bilgi edinmek mümkün.
İslam ışığı altında bu sıfatlar onlarcadır hatta zati ve subuti olarak  ikiye ayrılmaktadır.
Ben Allah’ a ait olan onlarca sıfat arasından 2 tanesi üzerinde  duracağım.
1.Alim-i Mutlak: Geçmişte ve gelecekte olacak olan her şeyi  bilmek.
2.Kadir-i Mutlak: Her şeyi değiştirmeye, her olaya müdahale etmeye gücü  yetmek.
Bu iki özellik oksimorondur.
Oksimoron:Çelişen özellikleri bir arada bulunduran anlamındadır.
Bu iki özellik bir arada BULUNAMAZ.
Herşeyi bilen bir Tanrı (Allah), herşeyi biliyorsa eğer hiçbir şey yapamaz, hiçbir şeyi değiştiremez dolayısıyla herşeyi bilmek ve herşeyi bilmeye başladığı ana kadar yaptıkları dışında hiçbir şeye gücü yetmez duruma düşmüştür.
Herşeyi bilen bir Tanrı (Allah), gelecekte kendisinin yapacağı bir eylemi de ilk herşeyi bilmeye başladığı andan itibaren biliyor demektir. Eğer bunu biliyorsa, onu ilk bildiği an yapmış da demektir, çünkü onu değiştiremez artık. Değiştirirse eğer, değiştirmesini gerektiren bir ruh haline düşmüş, küçük/büyük bir sürprizle karşılaşmış demektir ki, o değişikliği yapacağını bilmiyormuş demektir.
Bunu daha iyi anlamak için birkaç örnek vereyim.
Örnek:
İslam inancına göre Allah ezelden beri var ve ebediyete kadar da   olacaktır.Evreni, melekleri vs. aklımıza gelen gelemeyen her şeyi   yaratmıştır.Zamanı geldiğinde Adem’ i yaratacağını ve meleklerin ona   secde etmesini isteyeceğini ama şeytanın bu emre karşı gelip kendisine   isyan edeceğini biliyordu.Eğer Allah bunu biliyorduysa, şeytanın başka   bir davranış sergilemesi; örneğin Adem’e secde ederek Allah’ı şaşırtması   mümkün değildi. O, Allah’ın bilgisi dahilinde yapması gereken vazifeyi   yerine getirmiş ve Adem’e secde etmeyi reddetmişti.
Şu durumda soru çok basit: Allah, şeytanın Adem’e secde etmeyeceğini   biliyorken, şeytanın Adem’e secde ederek Allah’ı şaşırtma imkanı var   mıydı? Eğer bunu yapma imkanı var idiyse, Allah herşeyi bilmiyor, zar   atıyor demektir. Eğer bunu yapmaya imkanı yok idiyse, şeytan Allah’ın   isteği doğrultusunda görevini yerine getirmiştir ve Allah, zamanı   geldiğinde görevini yerine getirecek olan şeytanın bu davranışını   şeytanı yarattığı andan itibaren bilmekle, gelecekteki bu davranışı   değiştiremez, buna gücü yetmez duruma düşürmüştür kendisini.
Birde şu var;Allah şeytanın son anda secde etmesini sağladı ve şeytan   Adem’e secde etti diyelim. O zaman da Allah, şeytanı yaratırken   gelecekte isyan edeceğini bilmiyor demektir ki şu durumda Allah’ın   alim-i mutlak sıfatı da zail olmuş demektir.
Örnek:
İnanca göre Allah, daha evreni yaratmaya karar vermeden dahi önce gün   gelip Aziz Nesin’i yaratacağını, onun hangi ana-babadan olacağını, kaç   yıl yaşayacağını, hangi eğitimi alacağını, hangi mesleği yürüteceğini,   ne tür kitaplar okuyacağını, ne tür bir arkadaş çevresi olacağını,   dinsel inançlarının ne olacağını ve kaç yıl yaşayıp ne şekilde   öleceğini, ölürken de bir ateist olarak öleceğini biliyordu.
Aziz Nesin’in ölürken dini bütün bir müslüman olarak ölmesi de   imkansızlaşmış demektir artık. Eğer böyle olsaydı, yani Aziz Nesin bir   ateist olarak değil de dini bütün bir müslüman olarak ölseydi, Allah bu   duruma şaşırıp: “Ulan ben bu adamın trilyonlarca yıl öncesinden dahi  bir  ateist olarak öleceğini biliyordum ama adam müslüman olarak öldü”   diyecek olması gerekir. Bunu diyecek bir tanrı da alim-i mutlak olamaz.   Alim-i mutlaksa, yani Aziz Nesin’in bir ateist olacağını ve öyle de   öleceğini, daha onu yaratmadan önce biliyor idiyse eğer, kadir-i mutlak   sıfatı zail olmuş demektir artık; Aziz Nesin, bir ateist olarak ölmek   zorundadır, çünkü Allah’ın bilgisi dışında bir şey yapamaz ve   dolayısıyla Allah da bu gerçeği değiştiremez artık.
Örnek:
Şu anda 20 metrekarelik bir odada, bilgisayarın başında oturuyorum.   Diyelim ki şu andan itibaren 5 dakika süreyle ve bu odanın sınırı içinde   olmak üzere alim-i mutlakım. Şu an sıfırıncı saniyedeyim, bu odanın   içinde 5 dakika içinde ne olacak ise biliyorum. Tüm atom ve atomaltı   parçacıklarının hızını ve momentumunu biliyorum. Kaloriferin üstündeki   perde çeşitli yönlerde çeşitli şekillerde hafifçe sallanıyor. Zaman   içinde nerelerde hangi konumda olacaklarına vakıfım. Ben de bu süre   içinde bilgisayarın başında oturup yazı yazıyor olacağım. Biliyorum   çünkü. Karşımda duran yeşil saatin saniyesi her saniye bir kere   ilerleyecek. Bunun dışındaki maddelerin atomları brown hareketi dışında   pek kımıldamayacak. Evet, bu oda sınırları içinde 5. dakika bitinceye   kadar olacak her şeyi biliyorum. Ben de oturup şu an okuduğunuz yazıyı   yazacağım. Tam 5. dakika sona erdiğinde “post” yazısına basıp bu yazıyı   göndermiş olacağım.
3.dakika 56. saniyede çişim geldi, tuvalete gidebilir miyim?
Esenlikle…
Siz, Allah'ın geleceğe dair bildiği bir şeyi değiştiremiyeceğini söylüyorsunuz çünkü artık biliyordur.
YanıtlaSilSadece insan beyininin algıladıklarıyla düşünücek olsak bile, zaten bir şeyi biliyorsan değiştirip değiştimeyeceğinide biliyorsundur.YAni zaten son haliyle biliyorsundur.Yani istediğin son haliyle biliyorsundur.
Tutupda birdaha değiştirilmesine dair düşünmek asıl mantıksız olandır.